ev icin yilda 1 kere ucretsiz hakkin var, araba icin de oyledir sanirim.

1er kereden fazlasi ucretli

her ilanda isim değiştir hesap değiştir.

Bir telefon numarası, yani bir hesap ile genel olarak her üründen bir yılda bir ilan verilebiliyor.

Video eklenebiliyor ama süreden ben de emin değilim.

Rusya'da da var, hatta sanırım Rusya'da kamera kaydı yoksa sigortadan ödeme bile alınmıyor diye okudum, şehir efsanesi de olabilir.

Keşke bizde de her araçta mecburi olsa, kazalar gerçek hasarlar ile sigortadan tahsil edilse ve sigorta primleri daha düşük çıksa.

araç kamerası kullanıyorum. Türkiye’de böyle bir şey yok ama kaza durumunda gerçekten kanıt olarak video gönderebiliyorsun ve hakikaten sonuca etkileyebiliyor

vpn açık olmasın?

tarayıcı ayarlarından default arama motoru kısmına google.com.tr yazabilirsiniz.

Arçelik bayi ana cadde üstünde janjanlı (pahalı) bir dükkan tutmak ve içeride 3-5-10 kişi istihdam etmek zorunda.
kombimarket ise, sadece internet üzerinden satışa odaklanmış, ara sokakta ve içeride kimsenin çalışmadığı bir yer gibi geliyor. aradaki fiyat farkı bununla alakalıdır.

Beyaz eşya ve elektronikte her zaman spot piyasa bayiye göre daha uygun fiyat verir.

Eğer kurulum ücretsiz ve yetkili servis tarafından yapılıyorsa sorun olmaz bana göre, ama kurulum ücretli ise aradaki farkın çok da bir anlamı kalıyor herhalde.

mebla buyukse doviz burolarindan fiyat alip pazarlik yapacaksiniz.

5000 usd ye kadar kimse pazarlik yapmaz ama

Bankalar doviz bürosuna göre daha yüksek bozarlar

kur.doviz.com

doviz.com uzerinden bakıyorum ben genelde

Serbest piyasa fiyatlarına bakın, sonra banka fiyatlarına bakın, sonra mobil bankacılıktan girip bankanızın alış fiyatına bakın.

Bazen şöyle yapmak avantajlı olabiliyor;

Doları bankanıza gidip dolar olarak hesaba yatırın, sonra mobil bankacılıktan girip doları bozup TL çevirin.

Tabi bu dediğim mobil bankacılıktaki alış kuru serbest piyasadan yüksekse olur.

banka ile piyasa karşılaştırmasını, bankaların mobil app'lerinden bakarak yapın. şubeden her zaman düşük bozarlar.

Bi kere kuyumcuları unutun, hepsi ölü fiyatından alıyor. avm içi döviz büroları da aynı şekilde. Bankalar da genelde düşükten alıyor ama mesela Kadıköy rıhtımdaki Türkiye Finans bi ara gayet iyi fiyattan alıyordu. Ama genel olarak bankalara yanaşmam.

Bu işin sırrı yan yana bulunan, yani fiyat rekabetinin olduğu yerlerde bozdurmak. Mesela Kadıköy altıyoldan rıhtıma inerkenki sırada çok iyi fiyatlar oluyor döviz bürosu bolluğundan. Pazarlık konusuna da katılıyorum. Düzenli bozduruyorsanız bankodaki elemanı da kafalarsanız daha iyi fiyatlardan bozdurabilirsiniz.

twitter'da kapalicarsi'daki bir yer onerilmisti, favorilerime atmistim. paylasayim.

twitter.com

kapalicarsidan aliyorum ben, oncesinde caddedeki bir kac yerden fiyat kontrolu yapiyorum. Sonra rasgele kapalicarsiya bir kac dukkan girip, fiyat aliyorum, caddedeki fiyati veriyon ne anlami kaldi falan diye iyi fiyat vermeyenden cikiyorum, ufak pazarlik falan edip bozduruyorum iste. Cok bir sey farketmiyor ama biraz daha uygun oluyor iste buyuk meblalar bozdurunca farkediyor biraz.

Kapalicarsi. Bankalar yanina yaklasamaz.

Mecidiyeköy'de aralarında yürüyüşle 2 dakika mesafe olan iki döviz büfesi var.
Geçerken hep gözüm takılıyor. Birinde dolarda makas 20 kuruş civarında diğerinde 90 kuruş civarında oluyor genelde.
Herhalde büfeden büfeye de ciddi farklar olabiliyor.

Hayır hiç bi vergi konusuna tabi değil bu ve benzeri işlemler şahıs firmasında. Yıllardır hem ticari hem bireysel her türlü kartı kullanan bir şahıs firmasıyım, karşılaşmayı bırak duymadım bile böyle bir şy.

Neden böyle bir şüpheye düştünüz? Bilmediğimiz, cahili olduğumuz bir konu mu var acaba?

Hayır ben de tabi olmayacağını düşünüyorum ama emin olmak istedim. Hesaba para girişi ile kredi kartına para ödemesi açısından bir nasıl bir teknik fark olduğunu bilmiyorum. Belki devlet onu da para girişi olarak görüyordur ihtimaline karşı.
Teşekkürler.

tamirci bilmiyorum, ama evdeki sigortalarda veya prizde sorun olma ihtimalini elemeyin demeye geldim. ha bir de servisi arasanız tamirci yerine belki daha iyi olur?

Öncelikle prizde sorun olup olmadğını tespit edin... Aynı prize yüksek akım çekecek bir şey bağlayın (tost makinesi, ütü vs gibi) sigorta yeniden atarsa priz ya da sigortada bir sorun var demektir... Aynı şekilde herhangi bir tamir vs gibi bir şeye girişmeden önce ekmek makinesini başka prizlerde (hatta mutfak dışında başka bir yerde vs) denerseniz iyi olur gibi...

Pişirme süresi başlamadan önce de cihaz açık konumda, elektriğe bağlı ise, ve yazdığınız gibi sadece pişirmeye başlayınca atıyorsa rezistansta sıkıntı vardır +1

Rezistans sağlam olup da bi şekilde fişi/soketi vs çıkmış ve şase yapıyor olabilir. Küçük ev aletleri tamiri yapan her yer yapar, garantisi yoksa bile servisine bir sorun tamir ücretini.

Zaten bu tür aletlerin servisleri genelde bir çok markaya aynı anda bakan bir tamirci oluyor.

Normalde o prizde tost makinesi, ekmek kızartma makinesi vb kullanıyoruz ve sorun olmuyor ama yine de başka bir prizde daha denedim ve yine şalterler attı. Karma işlerimini yaparken yorun yok ama pişirme başladığı gibi atıyor. Eski bir makine olduğu ve garantisi olmadığı için servis hiç düşünmemiştim ama haklısınız en mantıklı ve güvenli yol o gibi. Çok teşekkür ederim fikirlerinize.

kullanici hatasi, net.

Kasko varsa bazı poliçelerde lastik yarılmasını karşılıyorlar, bir bakın poliçenize.

Arkadaşım yeni lastik aldı. 2 hafta sonra sebebi bilinmedik bir şekilde lastik yarıldı. Aldığı yere götürdü. Konu üretici firmaya gitti ve kullanıcı hatası dediler. Yeni lastik aldı.

Kıyamet gibi 2. el modem dolu ilanlarda, ben hiç sıfır almadım bu güne kadar, 5-6 tane almışımdır bu güne kadar hiç biri de bozulmadı hepsi hala çalışıyor.

Edit: 2. denediğiniz adaptörün sağlam olduğuna emin misiniz?

E arşiv fatura sisteminde sıkıntı var öğleden beri, herhalde bişeyleri kurcalıyolar.

Puroyu kessin diye veriyor, önce kendi kesiyor Kılıç puroyu, sonra gayri ihtiyari Nizama veriyor çakıyı.

Ondan bir saldırı da beklemiyor aslında, çünkü şifre için "o da benim hayat sigortam" diyor zaten, yani Nizam şifre için Kılıç'a muhtaç normalde.

Kaburgaların arasından hemen kalbe denk getirme işini de doktorlar açıklasın, aramızda sık sık adam bıçaklayan yoktur ama doktor vardır tahminim.

Hayır değil, motosiklet arka amortisör ayar anahtarı gibi duruyor fotoğrafta, %99 eminim ama yine de kesin konuşamadım.

Aracın önüne park eden motosiklet oluyor mu genelde park yerinde?

Oluyorsa onlar unutmuş ya da düşürmüştür.

aracın önü kaldırım oraya parkedileceğini sanmıyorum
aldım parçaları eve getirdim detaylı fotoalrını atarım şimdi

[url=www.hizliresim.com][img]i.hizliresim.com [/img][/url]

Kesinlikle motosiklet arka amortisör ayar anahtarı. Orada biri ayar yapmış ve yerde unutmuş olmalı.

Turknet geç, aynı hizmet, sadece fatura kesen farklı. Taahhüt de yok, buradan birimiz referans verelim 1 ay da bedava kullan.

turk.nete bulaşma. normal kullanırken sorun yok ama bir sıkıntı yaşadığında deli olursun. telefonla müşteri hizmetleri yok. mesaj yazıyorsun sonra kollarını bağla otur bekle ki cevaplasınlar. onun yerine whatsapp destek hattı olan, telefon destek hattı olan firmalar var. hem daha ucuz. altyapında sorun yoksa zaten hepsi telekom altyapısını kullanıyor.

gibir net çok memnunum.

alt yapı hepsinin aynı ama gıbır net müşteri temsilcileri iyi.

Turknet bugüne kadar pişman etmedi pek. Geceleri yavaşlama problemi var ama onun da benim modemden kaynaklandığını tespit ettim, kullanım yoğunluğundan dolayı gücü yetmiyor, yoksa Turknet taahhüt ettiği hızı gönderiyor modeme.
Yine bu sorunla ilgili oluşturduğum mesajlara da birkaç saat içinte dönüş yaptılar. Tabi canlı destek hizmetinin yerini hiçbir şey tutmaz o ayrı.

26yı bitirmemiş olmak denebilir.

25 dahil demek.

25 dahil, 26'sından gün almamış.

türkiye'de ben bu konuda bir kafa karışıklığı olduğunu görüyorum zira bazı insanlar gün aldıkları yaşı söylüyor, bazıları doldurduklarını. ailemin tutumu dolayısıyla ben büyürken ilk kamptaydım mesela. 1 mayıs 1980 doğumluyum diyelim... 3 mayıs 1993'te TAM OLARAK "13 yıl 2 gün" yaşamış oluyorum; yaşım sayısal olarak 13.01 ama bizimkiler benim yaşımın 14 olduğunu söyler. 13 geride kaldı diye.

kısacası yaşın 26.00 değilse, 25.00 - 25.99 aralığındaysa sayısal olarak sen bu yaş aralığındasın. benim gibi matematikten hiç anlamayan ve yaşını bile hesaplayamayan biriysen wolframalpha kullanabilirsin. doğum tarihini ve hedef günü gün-ay-yıl formatıyla yazdığın zaman arada ne kadar gün, hafta, ay, yıl vs. geçmiş döküyor önüne.

ben mesela 27 yıl, 11 ay, 27 gündür hayattaymışım. tam olarak 27.99 yaşındayım jdfdjk. ben doldurduğum yaş olduğu için mesela soranlara bugün 27 yaşındayım diyorum. anneme sorarsan 28 yaşındayım.

dikkate alman gereken kısım doldurduğun yaş olmalı kısacası. çok karışık oldu ama umarım açıklayabilmişimdir.

25 yaşını bitirmemiş olmak gerekli mantıken, çünkü bir sonraki kademe 25-35 arası diyelim; 25,5 hangi kademeye girecek o zaman?

Aslında bu kampanyayı belirleyen kurumun tam açıklaması lazım, bunun bir kampanya olduğunu düşündüm direkt, bir internet ya da bankacılık kampanyası gibi.

Devletin belirlediği bir yasa olduğunda net gün vererek parantez içinde şu tarihten sonra doğanlar diye belirtilir mesela kafa karışıklığı olması diye.

Siz bugün itibari ile 25 yıl 6 aydır hayattaysanız, resmi olarak 25 yaşındasınız, ama halk arasında 25,5 diyebiliyoruz.

Bir kampanya ya da yasa 18-25 yaş arasını kapsıyorsa sanki 18 yaşına girilen ilk gün ile 25 yaşına girilen son gün arasındaki yararlanır gibi geliyor bana.

Diğer türlü olsa 25,9 yaşına kadar da kapsıyor olsa kişi neredeyse 26 yaşında oluyor.

Olabilir de olmayaiblir de aslında :) Kampanya ya da yasanın ayrıntılarına bakmak lazım.

Son dakikalarda aşırı düştüğünü okumuştum buradan bir duyurudan, hava alanında bekleyip uçuşa az süre kalan uçaklardan çok uyguna bilet aldığını yazmıştı.

Makul bir süreye kadar ve koltuk sayısı azsa pahalı olur, ama uçağın kalkmasına çok kısa süre varsa boş gideceğine ucuza verelim demeleri de mantıklı.

artmaz her zaman. uçaktaki yoğunluğa bağlı biraz. hatta nerede gördüğümü hatırlamıyorum ama en ucuz bilet zamanı iki hafta önceki perşembeydi galiba istatistiksel olarak.

hayır genelde düşüyor asıl böyle aşırı popüler tarihler değilse. bunu deneyini yaptım. 1 ay sonraya bilet almaktansa 1-2 hafta hatta bazen 2-3 gün önce almak bile ucuz oluyor.

Degisiyor. Gecen hafta arkadaslar kibris'a bilet aldi. 1 ay once 2000 olan bilet 1500'e dusmustu. Avrupa'ya baktim simdi 8000 olan bilet 12000 olmus.

Piyango oynamak daha akla yatkın
Yani hiç bilinmeyen veriler ışığında bambaşka kişilerin elinde olan bir olay al geç düşünme

Tamamen sans. Temmuz ayi icin bilet aldim £134 pounda Easyjetten 3 hafta once, asiri populer bir yer o fiyata sukredersin o mevsimde bu derece gec bir rezervasyona, benim bilet easyjette £169 pounda cikmis simdi. Ama gel gor ki Wizzair de ucuslara baslamis o bolgeye £35'a bilet satiyor simdi, moralim bozuldu resmen. Bu tarz durumlar da olabiliyor yani. Ya da ayni firma ek sefer koyabiliyor, talep var cunku. Ama su da var, ucustan gec rezervasyon yapip ucuza kotardin sansa diyelim bu sefer otelden golu yiyebilirsin:) Mantik olarak once ucus rezervlenir, sonra otel cunku. Ha bu sefer diyebilirsin ya otelde de bos yerler kalirsa, fiyatlar duserse. Ama benim yaz icin gittigim yerlerde iyi bir otelde bos yer imkansiz peak sezonda.

28inde gidicekmiş gibi plan yapın. burdan dönüşü zor

Konsolosluğa mail atmayı deneyin, telefonla arayan çok olduğu için bu tür yerler belli bir zamandan sonra bakmıyorlar telefona.

Hem mail atın hem kapıya dayanın, rica ederseniz formdaki tarihi bulur düzeltirler belki daha işleme alınmadıysa.

Hocam 1 gün geç gidin uğraşmaya değmez

@John abimin dediği gibi sonunda ulaştım çok yoğunuz eposta atın dedi onlar da.

Eposta gönderdim bakalım inşallah işe yarar.

Vizeyi birkac gun onceden baslatma ihtimalleri var. Bir schengen ulkesine 4unde gidicem 2sine vermisler.

Eposta işe yaradı bu arada ama vize basıldıktan sonra görmüşler. Uygun bir zamanınızda pasaportunuzla beraber gelin hallederiz dediler. Dün bırakmıştım pasaportu bugün aldım.

bu tamamen kisisel bir karar. size dert olmuyorsa alin, yoksa almayin.

kullanım için mantıklı, ama satmak içinse manuel almayın.

ucuzaysa bence alınır. ama manueller daha az değerleniyor daha zor satılıyor ona göre alın.

Bu yoklukta her araba satilir. Ikinci elde duz vites otomatige gore sikintisizdir. Ben olsam alirdim. Sonucta sehir icin 1. Ve 2. Vites kullaniliyor. Mesele etmeye degmez. Arac icinize sinmis kacirmayin.

Yanlış anlamadıysam ayda 4 gün kullanacaksınız arabayı?
Uzun yolda düz vites daha iyi bile olabiliyor.

Ayda 4 gün için araba almak bile absürt denebilir, hiç değmez otomatik farkı vermeye, satarken de düşük km olarak satabileceksiniz nasılsa.

Acaba satabilirmiyim diye dert ediyorsanız hızlı satılması için önemli olan aracın marka ve modeli. TR piyasasında sevilen bir araçsa manuel olması çok da önemli değil. Trafikteki araçların büyük çoğunluğu manuel, hatta bazı modellerin otomatik versiyonları problemli ve manuel olanları tercih ediliyor. Bence burada tek kriter eşinizin manuel kullanıp kullanamayacağı.

İkinci el piyasasında temiz araç denk getirip almak gerçekten çok zor, siz temiz bir otomatik bulana kadar aylar geçmiş olabilir ve otomobillere zam geldikçe bütçeye yama yapmak zorunda kalabilirsiniz.

Ne olursa olsun aracı alırken aceleye getirmeyin mutlaka işini düzgün yapan bir ekspere sokun, dış görünüşe aldanmayın.

neden enayilik olsun?

ben satış sonrası hizmetlerde otomatik vitesli araçların (ki iyi olduğu söylenen aisinler falan bu) başına gelenleri söylesem dumur olursunuz.

ha bu arada emisyon normlarını karşılamak için markaların işine geliyor 8 ileri 10 ileri otomatik şanzımanlı araba yapmak. bu arada manuel şanzımanların da kalitesini yine maliyetten (ve bence sürtünme azaltma kaygısından dolayı - yine emisyon) kaliteyi düşürenler var.

------

ben manuelciyim. hem kullanım tarzı, hem de hizmet kolaylığı açısından.

Bir an önce al

enayilik değil ama pişmanlıktır. 30 bin daha verilir otomatik vites için. ben almazdım. haftada bir gün şehir içi, yılda 3-4 uzun yol az değil. otomatik verken düz vites asla kullanmam.

Sizin gibi arabayı haftada bir yada iki kullanan biriyim. Benimki de manuel. Sırf az kullandığımdan dolayı otomatiğe geçmiyorum. Bir rahatsızlıkta vermiyor bana manuel kullanıyor olmak. Bence direk alın temiz araba bulduysanız. Daha düşük fiyata satarsınız ama daha düşük fiyattan alıyorsunuz zaten. Olması gereken o.

Benzer bir durumda geçen sene kendimizi çok zorlamamak adına 2020 model manuel bir araç aldık çok memnunuz. Keşke daha önce alsaymışız.

Biz de haftada bir kullanıyoruz çoğunlukla, arada da uzun yola memleketlere veya gezmeye falan gidiyoruz.

Açıkçası o zamana kadar kiraladım hep, şimdi de araba olmasa olurdu belki ama kapının önünde dursa dahi araba büyük konfor. İstanbul gibi yerde bile toplu taşımada aktarmadan aktarmaya koşarak gideceğim yerlere trafiğe rağmen daha kısa sürede gidiyorum.

Maalesef evler çok pahalı olduğu için araba artık en ulaşılabilir yatırım aracı oldu. Durduğu yerde de km az olduğu için değer kazanıyor günden güne.

Dediğiniz gibi en kötü piyasasına satarsınız hayal ettiğiniz gibi olmazsa.

enayilik değişken bir kavram. otomatik vitesli araç fiyat farkı tr de çok yüksek. araç fiyatları zaten şu an akıl almaz bir durumda. eğer araç 300bin tl üzeri ise almayın satarken zorlanırsınız. araç 300bin altı ise daha rahat satılır.

Eğer büyükşehir trafiğinde yoğun bir şekilde kullanılacak olsaydı her türlü otomatik vites derdim ama anlattığınız şartlarda ekstra 30 bin vermek çok gereksiz olur bence. Bulmuşken alın geçin derim.

Benim takıldığım başka nokta var, emsallerine göre 30 bin daha uygunsa bu zamanda havada kapışılması lazım aracın!

Yani siz "alsam mı almasam mı" diye düşünürken çoktan satılırdı, bir sıkıntı olmasın?

Otomatik konusu ile tamamen kullanıcı ve aracın piyasadaki potansiyel alıcılarıyla alakalı.

Mesela piyasada daha çok kadınların tercih ettiği bir model ise, manueli zor satılır.

istanbul'da satisi zor oluyor.
Yatirimlik olarak almazdim eger istanbul'daysan.
Ben kendi aracimi cok zor satmistim, arayan butun kadinlar manuel deyince kapatiyordu.
Zaten musterinin yarisi boyle elendi gitti.

Ama bu araba esnafin sevdigi bir modelse kimse manuele falan takilmaz alir.
Ornegin opel manuel araci kolay satamazsin ama egea aninda gider. Esnaf manuel kullanabiliyor.

Alıp satma olayını bilmiyorum ama manuel bu şartlarda çok rahat kullanılır. Zaten bir süre sonra manuel mi otomatik mi anlamıyorsun sürerken.

Keşke model de yazsaydın, daha güzel cevaplar verilirdi, modelin piyasasını ve modeli tanıyan insanlar net cevaplardı.

Bence tek problem superb nin manuel olması. Üst segment bir aracı kullanacak / alacak kişiler otomatik olsun isteyebilir. Ha bana sorsanız araba alacak olsam manuel alırdım. Bakımı tamiri kolay, eh haftada 1 kez kullanacaksanız da büyük dert olmaz. Temiz olduğuna eminseniz üstüne piyasaya göre ucuza alacaksanız kaçırmayın. Suberb güzel araba.

Enayilik değil ama kullanım zorluğu oluyor.

Özellikle İstanbul'daysan trafik, yolların inişli-çıkışlı-virajlı yapısı, trafik ışıkları derken ben kesinlikle manuel vites kullanmak istemezdim. Tabi bütçe meselesi. Bunları göz önünde bulundurup tercih yapmak lazım.

Çevremden gördüğüm kimse manuel araba almak istemiyor. İlerde satarken zorluk yaşayabilirsiniz. Bunun dışında kişisel bir tercih siz okayseniz neden almayasınız. Benim fikrim, ikisini de sürmeyi biliyorum ama araba gibi şu şartlarda sık değiştiremeyeceğim bir şeyi asla manual almazdım.

Araba superb ise hayatta manuel almam. Hele aradaki fark 30binse alinmaz.

O seviyedeki(para olarak) arabalari manuel uretmek bile sacmalik.

mantıklı çünkü enflasyondan iyi kötü koruyor uzun vadede. cds 800 e dayanacak fiziki candır böyle dönemlerde.

Mantiksiz kismi, kuyumcuda grami 950 iken kredi kartiyla 980e aliyorsun. Olasi bir 40 50tl'lik artista karin olmuyor.

1 yil 2 yil dokunmam, baska da alma sansim yok diyorsan mantikli.

@burak, Kuyumcu taksit yapmıyor ama?

valla hocam bi arkadaş yıllardır trendyoldan para oldukça çeyrek aldı. çeyreklerin hepsi sahteymiş. bu olaya da dikkat et.

ben puanlarla altungold dan alıp havale yapıyorum. kayıp çok fazla olmuyor.
bu işin pirleri donanımhaber forumlarında en uygun nerede o nerede kampanya vs var o konuyu bul takip et derim.

Ben sahte olur diye kuyumcuya bile güvenmezken, internetten asla almam. Ki bakın yukarıda bir arkadaş sahte alınan altından bahsetmiş.

Yanlış anlaşılmasın, kuyumcu bana sahte satar demiyorum, kuyumcunun bile anlayamadığı sahte altın dolu piyasada. Kuyumcu bile sahte olduğunu anlamadan alıp da bize satabilir.

Google araması yapın, sahte altın satılan bir sürü mağdur kuyumcu var. Yani sahte altını kuyumcuya satmışlar, o da anlamamış test ettiği halde, o kadar kaliteli sahteler var.

Arkadaşlar internetten satış yapan bildiğimiz normal kuyumcular var. Elbette işin sahtekarları da vardır ama fişiyle faturasıyla satan yerlerden bahsediyorum.

Sahte riskini azaltabiliyorsanız gayet mantıklı. Tl borçalanıp ne alırsanız alın mantıklı olacaktır zaten.

Yukarıdaki yorumlara ek; yıllarca internetten altın alacaksanız sonsuz güvenmemeniz lazım zaten, bir zahmet arada bir kontrol ettirin.
Ayrıca kuyumcuların kendi bile anlamıyorsa zaten sorun nedir? El değiştiren bir emtia değil mi bu? Son olarak kuyumcular -veya taksitle altın satmayan kuyumcular diyelim- ekstradan böyle karalama söylemlerinde de bulunabilir.

www.amazon.com.tr

Bütçenizin üzerinde ama kesin çözüm bu (alt kat ile çatı katı aynı elektrik hattına bağlıysa). Küçük parçayı ethernet kablosuyla modeme bağlayıp modemin yanında fişe takıyorsunuz, o parça evdeki elektrik hattına internet dağıtıyor. Büyük parçayı evin herhangi bir yerindeki prize taktığınızda hız kaybı olmadan o noktada wifi vericisi oluyor. Büyük parçaya ayrıca bilgisayar tv vs'yi ethernet kablosuyla da bağlayabiliyorsunuz.

Sinyal güçlendiricinin işe yaraması için sinyali kuvvetli aldığı bir yere takmanız lazım, o da üst kata sağlıklı taşımaz, sinir harbi yaşadığınızla kalırsınız. (Xiaomi denedik, tek katlı uzun koridorlu evde bile doğru düzgün iş görmedi.)

Ben üşenmeyip üst kata CAT 6 kablosu çektim, kablonun ucuna elimdeki eski bir modemi taktım, ondan wi-fi alıyorum. Modmin repeater özelliği olması lazım ama, ki şu zamanda bu özellik olmayan modem yok gibidir.

bütçe kısıtlı ise hiç repeater fantezisine girmeyin. uzaklık, yer, konum, duvarların ve tavanın geçirgenliği, mevcut modemin kalitesi falan filan denemeden performans alacağınızı bilemezsiniz. cat6 kablo çektirin ucuna da bir ap bağlayın bence

Gümrüklere yakın bir yere gidin, istemediğiniz kadar bulursunuz. Mesela Erenköy Gümrüğü Ataşehir

l24.im


Tırların yoğun kullandığı bir ışıklı kavşak arıyorsunuz di mi? Doğru anladım?

@john bloor evet doğru anlamışsınız

UYAP Vatandaş Portalı'na girerek hakkınızda açılmış olan dosyalara bakabilirsiniz. Hangisinde yeni tarihli bir "kapalı tebligat" oluşturulmuş ise o dosyadan size bir evrak gelmiş demektir...

Ya da bir ihtimal tanık olarak çağırılıyorsunuzdur, TC kimlik numaranız gerilmediyse Uyap'ta görünmez...

E devlet üzerinden uyapa bağlanıp, tüm dosya türlerini tek tek sorgulatın bakalım.

Emlak vergisinden dolayı tebligat gelmez, 1 sene önceki mahkemenin karar tebliği filan mı acaba?

O dosyaya da bakın uyapa girince

@ arpaci
@ John

uyap'a baktım arkadaşlar. son dosyalar içinde "tebligat" bulunmuyor. sadece kesin karar yazısı var onun da tarihi nisan 2021.

Yukarıdakilere ilave olarak İhtarname gelmiş olabilir, sgk’dan vergi dairesinden gelmiş olabilir. Trafik cezası olabilir. Ben de böyle meraklıyım. Ben olaydım sabaha kadar bi dünya senaryo düşünüp en kötüsü için kaygıdan aritmi yaşardım

Benzer bir sey yasadim, 1 ay geciken ama sonrasinda duzenli odemeye devam ettigim kyk icin gelmisti. Borcunuz vergi dairesine devredilmistir gibi bir sey yaziyordu e devlette de. Gittim vergi dairesine, bir sey olmaz yea dediler. Borc bitti hala o yazi duruyor eheh.

Çerçeve yapıp asılabilir.

Bizde olsa kağıdın üstünü doldururlar diyecektim ki aynı espriyi yapmışsınız :)

Bu imza alma olayı çok eski, bizde de var. Hatta yeşilçam filmlerinde de görebilirsiniz, fotoğraf yoksa bir kağıda hatta peçeteye ;

"john bloor'a sevgilerimle" yazıp imzalar ünlüler.

Peki imza güvenliğini nasıl sağlıyolar dersek, hemen hemen bir çoğu takma isim ya da soy isim kullandığı için bizde eskiden sorun olmuyordur, zaten bu iş için mutlaka bir "hayran imzası" gibi bir şey yapmışalrdır herhalde.

Yani bu imza resmi işlerde kullandığı imza değil de sadece hayranlara verilen imzadır belki.

www.youtube.com

ergenlik için normal. ben de 17 yaşımda beyazıt öztürk'ten boş kağıda imza almıştım. o zaman çok mutlu olmuştum. herkeslere göstermiştim. :) hatta daha büyük salaklığımı söyleyeyim. orada bulunan ve hiç tanımadığım birinden rica etmiş onların makinasıyla beyazıt öztürk'le fotoğraf çekinmiştim. ne salaklık :))) telefon numarası alışverişi bile yapmadık işte düşün ergenliği. :)))) ve fotoğrafı hiçbir zaman görmedim.

Farklı imza atıyor ünlüler hayranlara. Paraf gibi yani. 5 yıl önce çok ünlü bir oyuncudan ev satın almıştık. Tapuda bayağı ad-soyadlı memur imzası atmıştı. Film afişi imzalattığımızda baş harfi belli oluyordu sadece.

Aynı şey Anadolu'da denize uzak şehirlerde de var, yanlışım yoksa toprağa gömülüyor arıtılıp. Gelişmiş arıtma sistemlerinde geri kazanımla enerji bile elde ediliyor bu tesislerde.

Eskiden direkt toprağaydı ama, herhalde belirli periyota biriken/gömülen yeri değiştiriyorlardır.

3 litre süt + 20 yumurtaya 70 vermiş eşim geçen hafta.

Geçen hafta 3 litresini ya 30 ya da 35 aldım, bu işi yapan bir dükkandan. Kapıya gelen arabalar daha uygun olabilir. Ama bir zam var, fiyatların değişmesi normal.

5 lt süt 60 liraya aldık dün.

ankara, annem litresine 8 lira veriyor.

Eskişehir 12tl/kg

Hocam bu soruyu donanım haberde sorsak, o tv nin üretildiği fabrikaya mal taşıyan kamyonlar hakkında bile bilgi verecek birileri çıkabilir :)

TV üzerinden güncelleme denediniz mi? Güncelleme varsa yüklenir belki, ya da yeni yazılım bekleniyor olabilir.

2020 model android tv var bende de onda da yok henüz uygulama. bence sonradan gelecektir.

@johbloor: güncelleme mevzusunu hiç açma saçma sapan bir durum var orda :)
televizyonu güncelleyin diyor. güncellemek için 170 mb yer lazım diyo. bütün uygulamaları silsen de yer yok diyo yine :)

Tesisatın herhangi bir yerinde kaçak oluşmuş olabilir mi? Kontro etmeniz gerekir.

Normal değil. faturayla saati karşılaştır. Okumaya gelen eleman saate ulaşamamışsa veya başka bir nedenle saati görmemişse ortalama bir tüketim yazıp geçiyor. Başıma çok geldi.

Baglanti ucreti, onceki kiracidan kalan borc falan yansitilmis olabilir mi incelediniz mi detaylarini? Normal degil cunku

Tüketime ve saate bakın, yanlış yazmış olabilirler +1

Paranız çöpe gitmez ama böyleyse, bir sonraki ayın tüketimi o sayaca gelene kadar kullanmış olacaksınız.

Evde bir kaç yüz kişi kalmıyorsa normal değil biz de bir hafta 10 gün kadar evde değildik 30 küsür bişiy gelmişti.

Faturadaki son tüketim ile saati karşılaştırın. Doğru ise tuvalette falan kaçak olabilir.

Kesinlikle normal değil.

Yanlış okuma devri kapandı. Nereden biliyorum? Evim müstakil. Saatim bahçede. Ayaz, yağmur vs bazen saatin camı buhar oluyor. Bir gün baktım saatin camı full buhar, tek bir rakam dahi gözükmüyordu. O günde tesadüf sucu geldi, faturayı kesti gitti. Kafama takıldı, lan bu nasıl okudu, salladı mı yoksa diye. Bahçeye uzun kablo çektim, saç kurutma makinasıyla saatin camında ki buharı yok ettim, baktımki doğru okumuş. Demek ki bu saat okuma işini ellerindeki cihaz hallediyor artık.

Gelelim sorunun cevabına. Bir önceki faturayi ve yeni faturayı alıp metreküpleri karşılaştır. Sonra sağlamasını yap. Eğer metreküp hesabında sorum yoksa, ya evinizde bir musluk bozulmuş farkında olmadan damlatıyor vs olabilir, ya kaçak vardır, ya da saatiniz bozuktur.

@el conquerador senin olay şöyle olmuştur; eldeki cihazda son okumanın kayıtı duruyor, yeni rakamı girip aradaki farkı fatura ediyor cihaz.

Senin sayaç terli buğulu olduğu için geneli okunmuyordur ama mesela son bir ya da iki rakamı okunuyordur, elde eski okuma rakamı olduğu için sadece son bir ya da iki haneyi değiştirip fatura etmiştir adam. Göremediği fazlalık rakamlara ihtiyacı yoktu çünkü.

Neden dersen, manuel sayaçların neredeyse tamamı içinden geçen suyu değirmen mantığıyla çarkları çevirip sayacı döndüren aşırı basit bir sistem. Şu tipler;

productimages.hepsiburada.net

İçinde öyle veri alıp verecek bir sistem asla yok.

Ha akıllı sayaçlar var elektronik, şu tip bir kaç çeşit var;

www.suhakki.orgıllı-su-sayacı.jpg

Ama onlar da zaten ön ödemeli, kartla vs kontör dolumu yapılıp kullanılıyor, okuma yapılmıyor.

Sayaç okumada hata ise şöyle oluyor, aslında okumada değil de yazmada hata oluyor, okumaya gelen görevli son sayaç rakamını girerken 2. basamakta yanlış bir tuşa basıyor.

Mesela, sayaçta 2563 yazıyor. Bir önceki okuma da 2561 mesela, aslında 2 m3 su harcanmış, ama görevli elindeki cihaza 2563 yazarken 6 yerine 9 basıyor mesela, 2593 giriyor son okumayı. Hop kullanım 32 m3 çıkıyor doğal olarak.

Sadece son basamakta rakam hatası yapsa farkına varacağımız bir fatura tutarı olmayacağı için gözden kaçar.

Ben bu konuyu niye bu kadar uzun anlattım? Canım sıkılıyor herhalde :)

Saygılar.

ustası mıdır bilmem ama var tanıdığım. gayet yeterli seviyede kullanıyor.

Kucukluk kadar olmaz ama ogrenirsin.
Bisikletin bir zorlugu yok, surmeyi bilenler ogretmeyi bilmiyor.

Ben 10 yasinda gunumun 12 saati falan bisikletle geciyordu, benim kadar ustasi olman icin o kadar saati doldurman lazim o da yetiskin halinde imkansiz zaten.

23-24 yasimdayken ogrendim.

Bir iki sene sonra da tura ciktim. Danimarka ve Isvec´i turladim.

Surekli kullaniyorum günlük hayatta da. Ustasi degilim elbette, bence kücük yastan ogrenenler cok daha iyi sürüyor.

Sürekli sürecekseniz, dogru bir training programiniz olsun. Ben ust bacak kaslarimi yeterince guclendirmedigim ve dizlere yuklendigim icin, o büyük turda dizlerimi sakatladim. Sonrasinda da bisiklet kullanmaya ve sehirler arasi yol yapmaya (günlük 35-40 km gibi) devam ettim. Yillarca kronik agrim oldu ve gecen hafta da dizimden ameliyat oldum.

Abi şöyle düşün, ben 7-8 yaşlarında öğrendim bisiklet sürmeyi çocukluk günlerimde de sürekli kullandım, bununla birlikte mesela son 20 yılda bir kere bile bisiklete binmedim ama çocukluk günlerimde beyin-motor hafızasına kodlanan bu bilgi ve kazanılan yeteneği sen yetişkinliğinde kazandığında ne kadar pratik yaparsan yap o seviyede kazanamazsın zira benim bilgilerim son 20 yıldır hep orada hiç kaybolmadan duruyor, sonrasında hiç kullanmasam da sana göre neredeyse 30 yıllık bi tecrübe avantajım var, bisiklet sürmenin de kazanılan başka yeteneklere göre böyle bir avantajı var 20 seneden sonra bugün kullansam 20 sene önce kullandığım gibi kullanabilirim nöronlarım kaslarım yine aynı şekilde çalışır aynı refleksleri gösteririm bu acayip süper bir şey. Yani sen de elbette çok iyi bisiklet sürebilirsin ama çocuklukta öğrenilen kadar olamaz. Ben de mesela araba kullanmasını 30 yaşında öğrendim, ömrümün sonuna kadar pratik yapsam 17-18 yaşında öğrenmiş biri kadar usta olamam, öyle düşün; ne kadar erken o kadar iyi :)

bisikleti sonradan ogrenmek ile cocukken ogrenmek arasinda cok bir fark yok bence.

Cocukken ben bisiklet ogrendigim zamanlari hatirliyorum, oyle bir saniyede ogrenmedim, 4 tekerlekli bisikletim vardi ilk, onun iki tekerini sokup, 2 tekerlekli yapinca dengede durmakta cok zorlaniyordum ilk zamanlar, pedal cevirmeden sadece kendimi ayaklarimi yere koyarak itiyordum o sekilde biraz dengede durmayi ogrendim, sonra yavas yavas pedal cevirerek sadece duz gittim, oyle oyle ayni bir yetiskinin ogrendigi gibi ogrendim yani.

demem o ki, yetiskin-cocuk diye cok ayirmaya gerek yok, bu bir process, bunu cocukkende yapabilirsiniz, yetiskinkende.

Mesela 28 yasima dek hic motorsiklet surmemistim, baya buyuk motorlu racing motorsikleti tek basima hic kimsenin yardimi olmadan, vitesli bir de, 28 yasimda 1 gunde ogrendim, 2. haftamda artik otobanda suruyordum, pratik yaptikca beyin ayni seyi tekrar etme konusunda hizlaniyor, bunun cocuklukla falan pek ilgili oldugunu sanmiyorum, gercekten dogru olsaydi ust mesajdaki arkadasin soyledigi, insanlara araba kullanmayi 7 yasinda ogretmeleri gerekirdi 18 yerine.

Araba kullanmayı öğrenmekten kastınız ralli yapmak olmadığı gibi, bisiklet kullanmayı öğrenmekten kastınız akrobasi yapmak değilse hangi yaşta öğrendiğinizin bir önemi yok.

Ulaşım, gezi amacıyla bisiklet sürmek çok ustalık becerisi isteyen bir durum değil. Öğrenin, hiçbir eksiklik hissetmrzsiniz.

öğrenmekten kastınız bisikletin üstünde devrilmeden ilerleyebilmek mi, yoksa cayır cayır kullanabilmek mi?

araba kullanmak, yüzmek, bisiklete binmek. bunlar omurilikten yapılan işlerdir. yaparken düşünmezsiniz, yani düşünmemeniz gerekir, kendiliğinden olur.

araba kullanırsınız, ama kullanırken devir yükselince vites büyütmem lazım, şimdi frene basıp yavaşlayınca vites küçültüp dönerken tekrar gaz vermem lazım falan diye düşüne düşüne yapıyorsanız siz araba kullanmıyorsunuz, sadece sürüyorsunuz. araba kullanmaktan kasıt ralli yapmak değil zaten, düşünmeden, beynini kullanmadan, omurilikten sürmek. omurilikten kullanan kişi fren yerine gaza basmaz mesela. basıyorsa bile 0,5 saniye içinde yanlış yaptığını fark edip toparlar. araba elinin kolunun parçası gibi olmuştur zira. panik anında düşünmeye gerek duymaz. ustalık budur, ralli yapmak değil.

yüzmek keza, şimdi kulacımı atayım, ayağımı aynı anda çırpayım, bu kolumu çekerken öbür kolumu uzatayım diyorsanız o yüzmek değil, su üzerinde hareket edebilmek. suyun üzerinde durmak için hebele hübele elleri kolları oynatıyorsanız, yüzmek değil, suda durmak bile yoruyorsa onun adı yüzmek değil, boğulmadan durabilmek. yüzme bilen kişi suyun üstünde sakince durabilir. durmak için çaba sarf etmez.

bisiklet de aynısı. ben de çocukluğumda öğrenemedim. üniversitedeyken bisiklet ile düşmeden ilerlemeyi öğrendim. hala da üstüne binip düşmeden ilerleyebiliyorum ama bisiklet kullanmayı öğrendiğim söylenemez. çünkü düşüne düşüne gidiyorum. şimdi gidonu kırayım, ama devrilmemek için frene mi basmalıyım, evet fren yapayım ama aynı anda pedalı çevirmeyeyim, freni bırakınca çevireyim vsvs. böyle olmaz. bu bisiklet kullanmak değil, düşmeden ilerlemek sadece. giderken çaba sarf etmemek gerekiyor. siz yürürken sol adımımı atayım, sonra onun üstüne basıp güç alırken sağ adımımı ileri atıp gücü ona vereyim diye düşünüyor musunuz? kendi kendine oluyor.

böyle bisiklet kullanılmaz ki. 1-2 km bisiklet sürünce insanın kolları ağrır mı? yorulursun bacakların ağrır ama benim gidonu kasmaktan kollarım ağrıyor. ne yaptıysam, ne kadar uğraştıysam da omurilikten yapamadım bu işi. ha düşmeden gidiyorum ama eziyet oluyor, keyifle süremiyorum. çocukken kullananlar bu işi omuriliğe bağlayıp düşünmeden kullanıyor.

çok çalışırsanız yetişkinlikte de o mertebeye ulaşabilirsiniz. ya da ayakta durmayı öğrenir öğrenmez omuriliğe bağlayan varsa onun da istisna olduğunu düşünüyorum.

arkadaşım 40 yaşında öğrendi. öğrenicem dedi ve öğrendi bi kaç günde

yarışlara katılıp madalya peşinde koşmayacaksanız çocukken öğrenip bu bilgelik mertebesine ulaşan, biz evrenin sahiplerinden* bir farkınız olmaz :))

tolstoy'un bisikleti

Her yaşta öğrenilir +1

20 yaşında öğrendim. 49 yaşındayım düzenli şekilde istanbul trafiğinde yol bisikleti kullanıyorum.

Cevapların çocuğuna katılmıyorum. Bisiklete binmek kompleks bir şey değil ki çocukluğundaki gibi öğrenemeyesin. Pedallara basınca hareket ediyor ve dengede duruyor. Tüm mevzu bu. Küçükken cesaret edemez insan belki o yüzden gözünde büyür. Hani ufak bir ipi koparıp kaçmayan yetişkin fil muhabbeti biraz. Küçükken kaçamadığı için kaçamayacağını sanıyor.

25 yaşındayım, 2-3 sene önce öğrendim. Tek başınıza değil de birisi yardımcı olursa daha kolay olur.

Önce birisi bisikleti tutacak, siz de ayaklarınızı havaya kaldıracaksınız sadece. Dengenin ilk aşaması.
Sonra pedallara dokunmadan kendi kendinizi yerden iterek çok kısa mesafe süreceksiniz. Yani ayakları yerden destek alıp ileriye doğru iteceksiniz kendinizi, birkaç metre ilerleyeceksiniz. Bu da dengenin bir sonraki aşaması.
Üçüncü adımda normal şekilde pedallara basarak sürmeye başlayacaksınız. Kısa kısa ilerleyeceksiniz ama zamanla mesafe artacak ve öğrenmiş olacaksınız.

Bu şekilde 22-23 yaşındayken 10-15 dakika içinde öğrendim.

Yetişkinlere bisiklet sürme eğitimi veren sonra da onlarla deneyim sürüşleri yapan gruplar var. Onları bir araştırın, insanların kaç taşında öğrenip sonra neler yaptıklarına inanamayacaksınız.

Kullandığınız modem çok kötü bir model, aynı modemle 1 yıl çile çektim, hız düşüklüğü, bağlantı kopması vs vs. Turknetin faturaya ek modem hizmeti var 1 yıl sonunda modem sizin oluyor. IP v6 desteklediği için cgn havuzuna girmiyorsunuz ve hizmeti sıkıntısız kullanıyorsunuz.

tesekkurler zaten bu gecici sure kullanacagim bir modemdi. birkac ay daha idare edeyim :)

At gitsin abi o modemi, zaten sikintili bir de icine turkcell yazilim atmis.

2. el çok güzel modemler var ilan sitelerinde, bir bakın bence. Ben hep ikinci el alırım, hiç pişman olmadım bugüne kadar, 5-6 tane almışımdır son 10 yılda.

Kendiniz oturacaksanız boş ev bakmanızı tavsiye ederim. Şu sıralar sayısız tahliye davası birikmiştir, davanın sonuçlanması epey zaman alır. Kesin olarak sözleşmesi bittikten birkaç ay sonra çıkacağını düşünmeyin.

Ekspertiz değeri konusunda da büyük sürpriz yaşayabilirsiniz. Adam evi 3 milyona satıp ekspertizini 1 göstermiş olabilir. 1,5 milyon krediye niyet ederken en fazla 800 bin çekmeniz mümkün olabilir. Mal sahibi gelir vergisini düşükten vermek istiyorsa bu yola başvuruyorlar bildiğim kadarıyla. Beğendiğim çok evden sinirlenip vazgeçtim bu sebeple.

Bunlardan önce bir evi alınırken yapılması gereken en önemli şeyi yap . Bölge karakoldan tanıdık polis bul. Sor bakam sıkıntılı hane var mı apartman ve sokakta.

İlk 2 soru için bir yorumum yok ama diğerleri için; istediğin miktarda kredi çekebilirsin. Ama tapuda harç öderken evin bedelini kredi tutarından aşağı göstermezsin. Hangi ilçeden aldıysan oranın belediyesine gidip evin rayiç bedelini öğrenebilirsin.bordroyu ıslak imzalı kaşleli istiyorlar, son ay yeterliydi sanırım.

yeni kontrat yapma, evi alır alma ihtar çek. evet 6 ay kadar oturma hakkı var.

1) Yeni kontrat evet yapılmalı. Herşeyden önce sen kiracılı ev aldığın için kira senin sözleşmende yazan IBAN'a iletilmeli. Ağustosta kontratının doluyor olması önemli değil kiracı istemediği sürece çıkmaz.

2) Kaç ay daha oturma hakkı var bilemiyorum ama senin başka bir evin yoksa kiracıyı çıkarma hakkın oluyor.

3) Eksperin belirlediği konut değerinin %80'ine kadar kredi kullanabilirsin. Eksper eve 500 derse üst limit 400 olacak kredi çekebilirsin. İster 50, ister 150, ister 400. Gelir durumunun tabi ki müsait olduğunu varsayıyorum.

4) Kredi başvuru ve onay sürecinde maaş bordrosunu mailden kabul ediyorlar çünkü banka genel müdürlüğünde tahsis birimleri krediye onay verir. Postayla iletilmesi uğraşılması mantıksız. Limit onaylandıktan sonra şubede imza aşamasında ıslak imzalı/kaşeli versiyonunu verirsin. Genelde son 3 ay talep edilir. En az 6 aydır o kurumda çalışıyor olmanı beklerler.

Kiracı ile anlaşma yoluna gitmende fayda var, adama gidip de "bir an önce evimi boşalt" dersen iş inatlaşmaya doğru gider mahkemelik olursunuz. Benim oturduğum ev geçen sonbahar aylarında satıldı, evlilik yapacağımdan yazdan önce evden çıkmayacağımı açıkça yeni alıcılara söyledim. Onlar da benim çıkmamı beklediler 6 ay kadar. Söz verdiğim zamanda evi boşalttım.

Özellikle kamu bankasından kredi kullanacaksan imza maratonuna hazır ol yarım gün sürüyor. 1,29 faiz oranından kullandırmak için 3 tane otomatik ödeme talimatı hazırlaman lazım. Ayrıca peşinat (özkaynak) tutarını 3-5 gün kadar hesabında tutmanı isterler. Zorla BES yaptırıyorlar vs. prosedür çok fazla malesef.

kesin bilgi veriyorum: senelerce kiracı o evde oturur. 6 aylık mevzu şu: sen ihtar çekiyorsun ve 6 ay süre veriyorsun. 6 ay sonra çıkmazsa dava açıyorsun. yani bu 6 aylık süre dava açma süresi. sonrasında buraya kendi ihtiyacın olduğunu ispat edip tahliye edilmesini talep edeceksin mahkemeden.

eğer ki kiracı ben çıkmam asla falan diyor ve ciddi ise bence başka ev bak. açacağın dava hele ki istanbulsa uzun sürecek. sınra karara itiraz imkanı var vs. bu sürede kiracıyı çıkaramayacaksın.

ya para verip çıkaracaksın anlaşıp ya da başka tür yöntemlerle. he ama kiracı da 8 ay önce girmişse çıkmamak hakkı tabi. sonuçta o da ona gçre plan yapmıştır.

Kiraci mevzusunu ve krediyi anlatmislar zaten.

Ek olarak depozito olayini da netlestirin. Ya eski ev sahibi size devretsin parayi, siz kiraci cikarken verin ya da baska bir formul bulun ama netlestirin.

Yoksa kiraci cikarken sizden ister. (Satan kisi banane diyebilir)

1- Yeni kontrat yapmıyorsunuz da IBAN'ınızı iletiyorsunuz sanırım sadece. Avukata mutlaka sorun.
2- Evi aldıktan sonra yanılmıyorsam 30 gün süreniz var ihtar çekmek için. İhtardan sonra 6 ay içinde evden çıkmak zorunda, çıkmazsa dava süreci başlayacak. (Kiracı kötü niyetliyse elbette çok uzun süre oturabilir, davalar uzar gider. Ama 100 kiracıdan 3-5 tanesi bile böyle çıkmaz sanırım, takdir size kalmış)
3- Eksper evin değerini ne belirlerse kredi ona göre %80 (500 bin TL altında %90 galiba). Bu konuda net bir şey söylemek mümkün değil elbette ama 1 milyona alacağınız bir eve eksperin 700 bin lira değer biçmesi çok büyük bir sürpriz olmaz. Hazırlıklı olun. (Ufak bir kısım eksik kalırsa 24 aylık bir tüketici kredisi de kullanırarak çözebilirsiniz belki)
4- Her bankaya göre değişiyor olsa gerek, en iyi bilgiyi bankacı verir. Islak imzalı vermiştim ben.

Ekstra:
- Katılım bankasından almamaya çalışın krediyi. (İleride faizler daha da düşerse yapılandırma yapmak onlarda daha zor veya imkansız oluyor olabilir)
- Kiracı ile konuşun, çok sorun çıkaracaksa paranıza yazık olur. Makul bir şekilde anlaşabileceğiniz biri olup olmadığını tartın.
- Apartmandan birinin zilini çalın, o daireyi almak istediğinizi ve genel olarak apartmanın nasıl olduğunu sorun. Çok büyük bir para harcıyorsunuz, utangaçlık etmeyin. Zil çalıp rahatsız etmekten çekinirseniz kapıda 5-10 dakika durun. Mutlaka apartmandan biri girip çıkacaktır, hem de sokağı izlemiş olursunuz.
- Kendinizi daha iyi hissedecekseniz tapunun fotoğrafıyla birlikte belediyeye gidin. Dairede veya apartmanda bir sorun olup olmadığını sorun, bilgi verirler.
- Emlakçı komisyonunu şimdiden konuşun. Bu konuda pazarlığa açık oluyor emlakçılar.
- Madem o evde yaşayacaksınız, üst komşuyla tanışmanız da çok faydalı olur. Mesela 8 çocuklu bir aileyse hayatınız zindan olur.
- Tapunun fotokopisini isteyin, arsa payına mutlaka bakın. (Tapuda o zamanki fiyatı ve en son ne zaman satıldığı yazıyordur. 5 seneden kısa bir süre önce satıldıysa vergi sıkıntısı çıkabilir, o konuyu bir bilene sorun)
- Evin fiyatını tapuda kaç liradan göstereceğinizi emlakçıya sorun. Ev sahibininin bu konuda bir şartı olabilir.

jack of hearts'ın dediği gibi ekspertizin fiyatını farklı göstermek diye bir şey yok bildiğim kadarıyla. Ekspertizi yapan bağımsız bir firma. Ne ev sahibi ne de bankaya bağlı değil. Ama evi aldıktan sonra 5 seneden kısa sürede satıyorlarsa gelir vergisi ödemesi gerekiyor ev sahibinin. O da çok yüksek bir vergi, o yüzden değerini düşük göstermek gibi işler oluyor.

Asla yeni bir kontrat yapmayın, bu sayede kiracıyla yeni bir anlaşma yapmış ve ona haklarını teslim etmiş olursunuz. 5 seneden önce rayiç değer kira artışı yapamaz, 10 seneden önce çıkaramazsınız.

Evin satışı ile birlikte sahiplik hakkı size geçiyor ve önceki kontratın geçerliliği devam ediyor.

Tapu satışından sonra noterden ihtar çekin, yanlış hatırlamıyorsam eski kontratın kalan süresi 6 aydan uzun ise ihtardan sonra 6 ay. Kalan süre 6 aydan daha az ise eski kontratın bitiş süresinde evi boşaltması gerekiyor.

Tahliye etmezse dava açıyorsunuz, uzun sürse de bütün masraflar evden çıkmayan kiracıya yükleniyor.

Mutlaka bir avukattan destek alın.

Hocam sen öyle bir durumda sadece frene bas, fizik kanunları hareket halindeki aracın el frenini çekince olacaklar konusunda olumlu şeyler söylemiyor. Ha ama yine merak ediyorsan 1 metre kala el frenini çekince, sürate bağlı olarak, araç yine durmaz çünkü fizik kanunları.

fren kuvvetinin %70 i ön dingile uygulanır çünkü moment gereği ağırlık dağılımı böyle oluyor. eğer arka lastiklere daha çok kuvvet uygulanırsa (el freni gibi) arka tekerler kaymaya başlar ve aracın yönü değişir. sağa sola döner vs. abs olan araçta zaten uygulanabilecek maksimum fren kuvveti uygulanıyor.

el freni hareket eden araçta kesinlikle kullanılmamalı.

Muhtemelen kaza yaparsin.

onune bir kere cocuk bir kere de kopek atlayip vurmaktan son dakika yirtmis biri olarak o anda el frenini cekmeyi dusunmeye vaktin yok. allah ne verdiyse frenin ustune oturuyorsun, benim bacagim saci delip cikacakti neredeyse her iki olayda da.

Yapacağınız şey sonuna kadar frene abanip gerisini abs ye bırakmak.

herhangi bir şekilde araç hareket halinde giderken el frenini çekersen araç arkadan kaymaya başlar ve spin atar, çok ciddi bir kaza yaparsın. hareket eden aracın el frenini çekmek gibi bir hataya asla düşmeyin. nerden duydunuz nasıl aklınıza geldi bilmiyorum ama bu fikri kafadan çıkarın, bir ayak frende-diğer ayak gazda kullanıyorsanız bunu da asla yapmayın.

Siz ayağınızla frene bastığınızda zaten yağın bir kısmı merkez tarafından arka tekerlere de gönderiliyor, ve tehlike yaratmayacak kadar arka tekerleklere de fren gücü uygulanıyor.

Fizik kanunları gereği taşıtları arka tekerlekleri frenleyerek durdurmak çok zordur, yavaşlamaya etkisi var ama DURMAK için mutlaka ön tekerlere fren gücü uygulanmalı fizik kanunları gereği.

Bunu en çok da acemi motosiklet/bisiklet sürücülerinde görürüz, "ön freni sıkarsam kayar düşerim, takla atarım" korkusuyla sağlıklı bir frenleme yapamazlar. Kaza anında da çarpmak kaçınılmaz olur.

Siz unutun fazla ayrıntıyı, sık sık panik fren çalışın. Panik anında frene ölümüne basabiliyor olun, araçlar zaten abs donanımlı.

@orpheus dediği önemli bir nokta, bazı yeni sürücüler, özellikle otomatik vitesle sürücü olanlarda bu hata olabiliyor.

Sol ayağı frene, sağ ayağı gaza ayırıyorlar, bu çok büyük bir yanlış. Sol ayağı tamamen unutun, hatta alışana kadar bağdaş kurar gibi altınıza almayı önerirler.

Sağ ayak gazda gidilir, fren lazım olunca gazdan çekilip frene atılır. Sakın "ama sol ayak fren üstünde beklerse daha kısa sürede tepki veririm" diye düşünmeyin.

Hatta yanınızda biri varken, uygun yollarda panik fren alıştırmaları yapın. Normal giderken yanınızdaki aniden panikle "FREN" diye bağırsın ve o esnada siz freni kazıklayın. Bu alıştırmayı bir çok kez yaparsanız kas hafızası oluşur.

etkili olmaz.
sürtünme kuvvettiniz limit değeri var o aşıldığında yani kayma başladığında artık maksimum değer yitirilmiş olur. lise2 fizik dersinden hatırlayabilirsiniz. zaten bu yüzden araçlarda kızaklamayı önleyici elektronik güvenlik sistemleri var. normalde bir acil durumda insan (uzmanı hariç) frene basılı şekilde durmaya çalışır bu da kızaklamaya neden olur. bu fren mesafesini uzatır. kazıtmadan yavaşça frene yüklenirseniz bu fren mesafesini minimuma düşürür. bu sebepten elektronik güvenlik donanımları çıktı. frene yüklendiğinizde tekerliklerin orada bir tek tak tak tak yapar sanki takılıyor gibi. işte frene basıp kızaklamaya başladığınızda araç tekerleri kendiğinden tekrar döndürür hale getiriyor vs vs.

siz elfrenini çekinde arka tekerler kızağa girer. ve dört tekerin aniden durur vaziyete gelmesi arabanın ağırklık merkezine uygulanan kuvvetini arttırır ve bunu tahmin edemeyiz. yoldan atabilir takla attırabilir (arabasına göre, mesela renegade'de freni kökleyince arabanın arkası amuda kalkar gibi kalkıyordu. ki bu elfreni değil normal fren. çöp arabaydı ) savurabilir. ek olarak fren mesafesi de azalmaz.
youtube'te bu manyaklığı deneyen bir sürü saf var. birisi de benim çocukluk arkadaşım.
volvo s40 ile giderken yanındaki munzurluğuna elfrenini çekiyor. yanlarında da tır var. km ortalama olarak 10- 120 falan unuttum şimdi. dorsenin altında kalıyor. arka dorse bunların üstünden geçiyor.
yeni arabalarda buna önlem alıyorlar da eskilerinde dikkatli olun. her iki türlüsünde de yapmayın.

Tek başınıza whatsapp grubu açın. Kilitleyince yazın, kafanıza takılınca açıp bakın. O gün yazmamışsanız kilitlememişsinizdir.

selam psikologum, dusuncel bir surec, zamanla tabii bu surecler güçleniyor, yas ilerledikce daha da fazla farkinda oluyorsunuz.

tavsiyem var, kilitlerken kapiyi anda kalmayi deneyin. kapiya dokunun, anahtara dokunun, cevredeki seslere kulak verin. o an "anda kalın' yaptiginiz seyi fiziksel, bedensel, duyusal olarak hissedin.ne yaptiginizi sonrasinda hatirlamak acisindan yardimci olur bu.

Kapıyı her kilitlediğinizde bir hayvan düşünün. 5-10 dakika sonra o sahneyi hatırlamanız daha kolay olur.
Hayvan burada örnek, siz isim, şehir, hayvan, şarkı vs. ne isterseniz onu yapın.

@damba evet ya dusununce, hep kafam daginim oluyor. Etrafa bakiniyorum apartmani falan inceliyorum.onu fark ettim. Diger oneriler de cok iyi kendime uyarlayacagim

kapıyı kilitlerken telefonunuzla video kaydı yapın. videoda gün ve saat yazacağı için hiçbir tereddüt olmaksızın kapıyı kilitlediğinizden emin olabilirsiniz. geçici çözüm tabii.

bu illet bende de vardı. @michael_knight +1 kapıyı kilitlerken o anın görüntüsünü saçma bir şey yaparak birleştirirsen, misal kapıya 3 kere vurmak, kapıdaki bir desene odaklanıp o deseni hafızada tutmak gibi.. daha sonra hatırlamak zorunda kalacağın şey "kapıyı kilitledim mi?" gibi bütün bir olay değil, o saçma şey olacak. o saçma şey o an üretildiği için bi anlamda kapıyı kilitlediğinin de kanıtı.

Kapıyı kitlerken saçma sapan kelimeler üretin ya da bunu hatırlatacak başka şeyler, denildiği gibi hayvan nesne vs

Yani "lan kapıyı kitledim mi?" diye kendinize sorduğunuzda, "kitledim lan, kirlerken fikibok dedim ya!" dersiniz.

Bende de vardı. özellikle fırını, ocağı açık unuttum mu acabaları.
Sonrasında bir psikolog arkadaşım şunu önerdi;
-Ocağı kapatmışsanız "Ocağı kapattım" diye sesli söyle (ses) "Ocağı kapattım" diyerek ocağa tokat at, tık tık vur. (dokunma)

Bence eksper blöf yapmış, yerde çizgi yok ama genişliğe bakılırsa orası tek şeritli yol.

Çift şeritli yol da olsa siz kendi şeridinizden gidiyorsunuz, araba ya sizi görmüyor ya da sollamak için geçmeye çalışıyor.

Sanki hafif hafif sola doğru kayıyorsunuz, ama bence bu izi suçlu yapmaz, şeridin içinde kaldığınız sürece sizi aynı şerit içinde sollayamamalı.

İlgili trafik kurallarını kurcalamak lazım, bisikelt sürüşü ile ilgili olanları. Siz hiç bir suçlamayı kabul etmeyin.

Bence hatan yok kor noktada falan da degilsin.
Bisiklet kenardan gitmeli diye dusunup hatali diyor kendi mantigiyla.

bu görüntülere göre hatan yok.
o yolda şeridi kullanmak senin de hakkın.
araçtaki inat etmiş seni sollamak için. normalde bisikletli kenardan gittiği için yolu açacağını düşünmüş.

sorudan bağımsız olarak, görüntü net değil ama gördüğüm kadarıyla sizde kask var. yılların bisikletlisi olarak takdir etmeden geçemeyeceğim.

Hata falan yok ben böyle tehlikeli olabilecek ve görece hızın yavaş olduğu yollarda şeridi ortalıyorum başıma bu tarz bir kaza gelmesin diye. Çok geçmiş olsun umarım iyisinizdir.

Ekspere trafik kanununa göre bisiklet yolu olmayan yollarda bisikletin de bir araç sayıldığını ve yolu kullanmakta diğer araçlarla aynı haklara sahip olduğunu iletebilirsin.

haklisin. trafik kurallarina gore hatan yok. tek serit var ve bisiklet yolu yok. o yuzden o yolda araba gibi surme hakkin var.

Yasalar boyle demis:
2918 sayılı TCK KARAYOLLARI Trafik kanununda Bisiklet için;
- Madde 46 Karayolunda en sağ şeridi kullanır ve diğer taşıtlar ile aynı sorumlulukla hareket eder.
- Madde 66 Bisiklet yolu olan yerlerde karayolunda sürülemez.
www.bisikletliler.org

burda da bulunur:
www.kgm.gov.tr

ek fikrim: turkiye gibi bir yerde durum tehlikeli tabi. belki en sagdan gitmeye calismak daha guvenli (eger sola donmeyeceksen) ama onun da dezavantajlari olabilir. yollarda cok sinirli, inatci ve kurallari bilmeyen insan var. araba, seni gecebilecegini dusunmus sanirim ve sen de biraz da olsa sola gitmis olabilirsin. hatali olmasan bile tehlikeli yani.

Sizde hta goremedim. Eksper salliyor/korkutuyor gibi geldi. Yolunuzda gidiyorsunuz, butun arabalar da sola dogru gidiyor zaten. Tek seritte sollayim demis, sizi tehlikeye atmis. Umarim iyisinizdir.

Goz gore gore carpmis, %100 arac kusurlu. Insan nasil bu kadar kotucul olabiliyor aklim almiyor, bazi mesleklerdeki igrenc insanlara simit sat onurlu yasa diyesim geliyor. Baskasi olsa “-adam masum, o kadar da insanliktan cikmadik” der insiyatif kullanir. Bence eksperi de sikayet edin. Gelismelerden haberdar ediniz lutfen. Gecmis olsun

Senin bir hatan yok hocam, trafikte araba sürücüler alışkanlık sebebi ile gözleri her zaman araba arar seni görmemiş olabilir dolayısıyla, bende motosiklet sürücüsüyüm. Bu görünmemezlik konusunun birçok örneği var maalesef.

sizin hic bir hataniz yok, surucu sabirsiz ve saygisiz. Ama burasi TR, hakliyken haksiz olursunuz maalesef.

Hiçbir hatanız yok eksperi de dava edin.

Daha ne kadar hatasız olabilirsiniz bilemiyorum.

Arkadaşlar olay çözüldü. Sigorta şirketi karşı tarafı suçlu buldu. Bisikletin fatura ücretini hesabıma yatırıyorlar.

Fatura ücreti derken? Sizin aldığınız zamanki fatura ücreti ise, aynı paraya şu an o bisikleti alabiliyor muyuz?

Yok güncel fiyatı ise sıkıntı yok, hayırlı olsun.

faturadaki tutarı ödediler bana. fakat şuanki güncel fiyattan bisikleti alamadığım için itirazda bulundum. kalan ücretin ödenmesi için.

2017 yılında ise google 1. sıraya laik görüldük.

:D :D

yapmayın lütfen ya.

Adres yok, sadece cep telefonu var iletişimde. Adamlar zaten çakma ürün satıyor, daha fazla ne kadar güvenebiliriz ki?

Ama bence vizyonları var :) Siteyi filan güzel yapmışlar, çok fazla imla hatası vs yok.

İtalya'da 780 € satılan çantayı 750 tl koymuşlar, açıklamalarda da logonun konumuna kadar birebir "orjinal çakma" olduğunu açıklamışlar.

Ödeme yöntemleri nasıl? Kapıda ödeme var mı?

dolandırılırsınız gibi duruyor. dolandırılmasanızda bir kurumsallığı yok sonuçta pek yasal da olmasa gerek replika ürün satmak. sorun yaşasanız müşteri memnuniyeti falan filan takmazlar resti çekerler.

iletişim kısmında gooogle 1. sıraya laik görüldük demeleri çok komik gerçekten ve adres bilgisi sadece kapalı çarşı'da olduğu güven vermiyor. kimdir necidir bilgisi yok. dolandırılsanız muhattap bulabilir misiniz belli de değil.

eğer istanbuldaysınız gidin kapalı çarşıya görüp alın. replikanın tillahı orada.

kapalı çarşı esnafı işte e-ticaret sitesi kurmuş. telefonla sipariş verip parayı havale yapmak ne kadar güvenilirse bu da o kadar güvenilir gibi. tamamen esnafın ahlakına kalmış dolandırılma durumun

Urunlerin hepsi replika, hem de cok kotu replikalar. Kalitesiz, fotograftan bile belli oluyor. 1000 lira replikaya vermeye karar verdiyseniz yesilkoy pazarinda cok daha iyilerini bulursunuz

Ödemeyi banka yoluyla, Dekont açıklamasına da bisiklet satış bedeli yazdır.

Satıcı sen isen sahte para vermesi dışında bir risk göremedim.

Sahte parayı harcamak isteyecek adam bisiklet alışverişi yapmaz, o konuda çok evham yapmayın. Ha ama adamın da cebindeki paraların arasında sahte olduğunu bilmediği bir iki tane banknot olabilir. Düşük ihtimal.

Bir karakol önünde randevulaşın, kameraların açısında durun, bisikleti incelesin ve parayı size versin. Paranızı sayın ve kontrol edin, sahte parayı ayırt etmek çok kolay TL için.

Karakol önünde buluşup kameralara görüntü verdikten sonra, atm'ye gidip parasını çekmesini de teklif edebilirsiniz.

Ya da eft/havale ile de alabilirsiniz, yanlız parayı kendi telefonunuzdan, kendi hesabınızda görmeden bisikelti teslim etmeyin.

en az 10 kere satış yapmışımdır letgo'dan. hepsinde elden teslim aldın parayı. malı aldı gitti.

Aranızda çok da resmi bir ticaret anlaşması olmayacak.
Ayrıldıktan sonra bir daha birbirinizi görmeyeceksiniz gibi düşünün.
Ona sonra bakarız, şu sonra bakarız gibi bir şey olmuyor.

Karşılıklı OK'leştikten sonra (bisiklet budur ok mi?, para bu kadar OK mi? gibi) olup bitiyor.
o kendi yoluna sen kendi yoluna.

Çok da şey etmemek lazım.
Parayı da havale/eft yapılırsa daha kolay oluyor, nakit olsa da olur.

Haftasonu ve akşamları FAST ile 5000TL'ye kadar anında eft yapılabiliyor hatırlatayım.

Satan taraf olduğunuz için, parayı elden, sayarak almanız yeterli diye düşünüyorum. Alıcı olsaydım, aldığım ürünün çalıntı çıkma ihtimaline karşı 2. el satış sözleşmesi yapmak isteyebilirdim.

Şey olabilir, İski insani yardım adı altında belirli bir m3 su ücretsiz veriyordu kişi başı.

Ama maliye dedi ki ücretsiz de olsa vergi kanununa aykırı bu, faturaları şu şekilde düzenlemelisin vs.

O yüzden geriye dönük böyle su bedeli değil de vergisi ile alakalı ek masraf oldu, ondandır. Girip ödeyin kalmasın.

Arada oluyor. O mesajı sil ışık söner, sonra mesaj gönderen kullanıcıya durumu anlatan bi mesaj gönder aynı mesajı tekrar göndersin.

Kopyalayıp yapıştırdığı bir yazı içerisinde smile varsa yapıyordu.

Sil ve tekrar yollamasını iste +1

Kapıyi yavaşça kapat. Üstü ya da altı önce kasaya değiyordur muhtemelen. Yamulmustur.
Önce ona bak, öyleyse çözüm kolay:)

Ben kilidi degistirince aynisi oldu. Kilit yarim mm falan onde oldugu icin oluyor, kapiya uyumlu degil aslinda.

Onu muhtemelen anahtarcilar biraz egeleyip falan icine sokuyordur.

hatta muhtemelen kapiyi hafif carptiginda da tam kapanmiyordur. Elle zorlayinca geri aciliyordur.

Bu arada
youtu.be

Sorun bu da olabilir. O zaman yorum yapamam.

Bazen kapı yamulmus oluyor o zaman kapının mesela üstü önce kasaya degiyorsa oraya bir takoz koyup kapıyı kapatarak esneterek düzeltebiliyorsun.

Önce bi fitillerine bak, bazen fitil yuvasından hafif çıkıp kapının zor kapanmasına neden oluyor.

Senin derdin ya karşılık ayarı ya da kapının esnemesi. Kapıyı hafif esneterek kilidi sıkıştıran yamukluğu tersine bertaraf etmelisin.

cunku biz az bilincli insanlar olarak mail adresimizi yazarken
cesario[at]gmail.com gibi yaziyoruz
mail toplama isi otomatik oldugu icin (crawl) bizim yazdiklarimiz takilmiyor
:)))))))

el cevab: google'dan almiyorlar, yazilimlarla siteleri crawl edip mail adreslerini extract ediyorlar

botlarla sitelerden mail topluyorlar. site de herkese açık olduğu için

bu yüzden insanlar mailleri public bir yerde genelde şu şekil yazarlar

ad.soyad[at]gmail.com ya da ad[dot]soyad[at]gmail[dot]com gibi.

Public ortamda fake mail adresi veriyorum ama aklımda olsun dediğiniz gibi yazarım.

Zırt pırt bildirim geliyor da dolandırıcılardan, bu rahatsız edici.

Telefon numarası yazsaydınız bu sefer de bahis siteleri ve escort linkleri sms olarak gelecekti :)

[dot] veya [at] diyerek kodlamak mantıklıymış, ama mail adresi toplayan botların yazılımına bunu da eklemişlerdir bence!

Fiber apartmana giriyor sonra kutudan dairelere dagiliyor.
Dairenin girisinde kutuda fiber kablo ucu bos olarak duruyor.
Bu fiberin ucuna ufak bir modem takiyorlar, onun ucuna da router takiliyor.
Router'i istersen odalara ethernet ile dagitirsin.

Daire icinde odalara kimse fiber dosemez boyle bir yontem yok.

Priz sanki bos gibi duruyor, tv anten prizi olabilir.

1- hayır. Sizdeki anten çıkışı.
2- hayır.
3- fiber > kablo tv
4- hayır, eve direkt fiber geliyorsa bir çevirici ile Ethernete çevirilir ve router’a girer, router’dan ip tv kutusuna ethernet kablosu ile ya da kutu destekliyorsa Wi-Fi ile veri aktarılır.

Bir de salonda bu var. Bu mu yoksa fiber internet? Bu sanırım router'a bağlanıyor fiber için değil mi?

i.ibb.co

Son attığın resim fiber çıkışı. Ha attığın resimden superonline mi ttnet mi o da anlaşılmaz. Ayrıca o kablo direkt router'a da bağlanmaz.

Bu son foto fiber kablo, bunun diger ucu bostadir genelde.
Gelince baglarlar eger apartmanina hizmet veriliyorsa tabi.

Router dedigimiz aletin fiber girisi yok.
Fiberi ethernete ceviren 5cmlik ufak bir kutu var ondan takiyorlar.
Ondan cikani da kendilerinin verdikleri routera takiyorlar.

Son attığınız foto Fiber kablosu +1

Kablodan hangi firmaya ait olduğu anlaşılmaz +1

Binaya kadar fiber hizmet varsa bu kabloya servis verilir, kablonun ucuna GPON denen küçük bir alet takılır, bu alet de fiber uyumlu modeme bağlanır ve siz interneti böylece ister kablolu ister wi-fi olarak alırsınız.

İnternetten TT Net ve superonline sitelerinden adresinizi sorgulayın, alt yapı hangisinde var öğrenin. Hiç birinde de olmayabilir tabi ki.

TT Net alt yapısı varsa Turknet de alabilirsiniz, taahhütsüz.

öncelikle lpg konusunu aklınızdan çıkarın. zarardan başka bir işe yaramaz. fiesta 1.6 benzinliler tam otomatik şanzıman diye biliyorum. en sağlam motor ve şanzıman ikilisine sahip bir araç. fiyat bandını bilmiyorum ama alınır.

Katalog değeri şehir içinde 8,4 litre

Forumlara bakınca şehir içi 9 ile 9,5 litre arasında tüketim. Akaryakıt fiyatlarına bakınca insan arabaya binmeye çekilir bu tüketimlerle.

Bu zamanda araba ya dizel olmalı, ya da benzinli olacaksa 3 silindir 1,0 olan yeni tip motorlardan olmalı yakıt tüketimi için.

Aynı kasa Fiesta'nın dizeli ortalama 5-6 litre yakıyor olmalı mazot ile.

Lpg taktırmayın. Taktıracaksanız bunu almayın.

Ayni model ve kasayi kullandim 2-3 yil. Sehir ici 7,5-8 arasi, uzun yol 120 cruise ile 7,2 ortalamasi. Fabrika cikisi baski balatasi tr’ye uygun degil cok cabuk yipraniyor. Benimki garanti kapsaminda tr icin uretilen versiyonla degistirildi. Expertizde mutlaka baski balataya baktirin 3-4 sene once 4-5k tutmustu. Yeni degismisse sorun yok tas gibi arabadir.

1.6 benzinli fiestalar kuru kavrama powershift şanzıman kullanıyor diye biliyorum. Sorunlu bir şanzıman olduğu söyleniyor.

Dizel al diyen arkadaş mazot ne kadar bilmiyor sanırım. Dizelin hiçbir mantığı kalmadı. Ben sıfır alırken benzinli yerine aynı paraya dizel verdiler ve şu an hiç memnun değilim. Hem mazot daha pahalı hem de ötv'si neredeyse iki katı.

LPG'yi de çok kullanıp amorti etmen lazım. Arabayı deldireceksin, bagajın gidecek ya da stepneden feragat edeceksin. Hiç gerek yok benzinli olarak mutlu mesut kullan.

tr.wikipedia.org

Bu arada bazi otobuslerdeki telefon orta kapidaki muavin yeri ile paralel hattı. Şoför telefonu kaldırınca orta kapinin sağındaki telefon calar, muavinden cay kahve ister ya da muavin siradaki durakta inecek yolcular hakkında bilgi verirdi.

araç telefonu
sim kart takılıyordu. aylık yıllık abonelik gibi paketleri vardı.

Otomobillerde bile vardı parası olanın, 0522 ile başlardı numaralar.

teknoseyir.com

img.letgo.com

1- Evet zemin kat m2 (alan içi) o katın net m2 kullanım alanıdır

2- Eğer binanın kurulumu 110 m2 ise, bu alanın içi değil, köşe kolonların dışından ip/çizgi çektiğinizi düşünüp hesaplamalısınız. Atıyorum dıştan/brüt 110 m2 ise ve bir kare gibi düşünürsek, 15 cm duvar payı düşünce (kolonlar hesap harici tutuyorum kolay olsun diye) 104 m2 gibi olur alan/duvar içi.

Ve evet, zemin kat bina tabanı 110 m2 ise her bağımsız bölüm bunun içindedir, 10 tane 11 m2 olabileceği gibi 5 tane 22 m2 de olabilir, 3 tane 22 ve 1 tane 44 de olabilir. Toplamı belli yani, kaça böleceğin imar şartlarına bağlı

3- Toplam yapabileceğimiz inşaat alanı ile alakalı, bunun içine balkonlar, açık alanlar, merdiven ve asansör boşlukları gibi bir sürü etken de girer. Tek bir bağımsız bölüm için bu hesap size gerekmez, projenin tamamı için bu hesap lazım

4- Projede yazar, ayrı bir liste olarak yazılması gözden kaçtı ise projede parçalar tek tek toplanıp yine bulunur. Bellidir yani bir yere gitmez

@John Bloor Teşekkür ediyorum :)

2018 de imar barışı sayesinde abonelikler konuta dönmüş, yapı kayıt belgesi alınmış olabilir.

alınmadıysa büyük ihtimalle seneye çıkacak olan imar barışında başvuru yapıp sorunu çözersiniz.

istanbul un %90 ı böyle. bir şey olmayacak sadece kredi kullanılamadığından alırken satarken biraz zorlanılır onun dışında aynen devam :)

kat irtifaki varsa konut kredisi kullanılıyor diye biliyorum.
ileride af v.s. gelirse başvuru yaparsınız.

oturmak içinse zaten hiç kafaya takmayın bir şey olmaz. yatırımlıksa biraz daha ucuza gider iskanlılara göre.

iskan bir anlamda bu ev denetlendi herşeyi tam ve mevzuata uygun yapıldı demek değil mi?
şahsen ben oturmak için böyle bir ev almam.

İskan neden alınamamış önce onu öğrenmek lazım, belki de basit bir şey yüzündendir ve kimse ilgilenmemiştir.

Mesela müteahhit sgk primlerini yatırmamıştır, ondan alınamamıştır. Belediyeye "müteahhit kaçtı" diye başvurulursa SGK borcu sorgulanmadan da gerekli harçlar ödenip iskan başvurusu yapılabilir.

Ama çok süre geçmiş, uğraştıracağı kesin.

Eğer projeye aykırı bir yapım mevcutsa, kaçak bir çatı katı, kaçak bir bodrum katı vs gibi. O zaman imar barışı olmadan iskan almak imkansız.

2018 yılında neden başvurmamış bina sakinleri imar barışına acaba?

Şu an size tek zararı satarken zor satacak olmak ve elektrik su aboneliklerinin ortak olması problemi. Hem fiyatı yüksek hem de toplanması ödenmesi vs binadan birinin uğraşması lazım.

O kadar af cikmasina ragmen almadilarsa sorunludur ya da para vermeyen cimri komsular vardir.

Neyse takma kafaya seneye 1 milyon fazlasina satarsin.

imar barışı ile kat mülkiyetine dönersiniz sadece apartmandakileri örgütlemek lazım.

ev alma işleri gerçekten sıkıntılı iyi araştırmak gerekiyor.

iskansız sıfır ev aldım, 2018 yılında %10 civarı piyasanın altında bir fiyata. kredi kullandım sorun olmadı.

en büyük problem elektrik faturası. benzer kullanımda aynı semtteki insanlara 200 lira elektrik faturası gelirken bana 400 liralarda fatura geliyordu. özellikle son zamlardan sonra 600 liranın altında fatura ödemedim.

bunun dışında herşey normal vergisini vs ödüyorsun. apartman birlik olursa af ile ya da kanuni yollarla iskan alınabiliyor.

Kat ittifaklı tapu kredi çekmeye mani değil. Zaten yeni yapılacak evlere temelden satın alacakların kredi çekebilmesi için yapılmış bir şey bu tabir. Ama 2012 çok eski, ciddi bir sorun var bence de. Tüm sakinler afları takip edin +1

Telde olduğum için edit yapamıyorum. *irtifak

Çocukluktan kalma bir travma olabilir mi?

Yeni kesilmiş köy tavuğunun içinden çıkan yumurtaları görmek mesela?

Hocam hatırladığım böyle bir şey olmadı ama bilinçaltına attığım bi şeyler varsa olabilir çok emin olamadım ama abartmıyorum yani bi kere sırf denemek için tavuk göğsünün yanına haşlanmış yumurta koyup yemeye çalıştım öyle bi tiksinti yaşadım ki 3-4 gün yemek yiyemedim, şu an yazarken bile soğuk soğuk terledim öyle diyeyim.

Ben de yemem, cunku bence tatlari beraber uygun degil. Yani bir tavuklu bir salatada haslanmis yumurta da olmasi koymaz bana ama tavuklu yumurta yapmam. yada 200gr tavukla 2 haslanmis yumurtayi arka arkaya yerim ama beraber yemem.

Ama midem de bulanmaz Sizin ki biraz psikolojik gibi cocuguylan anasini yiyorum hissi olusuyo olabilir.

belki su film bilincaltini degistirebilir :)

Poultrygeist: Night of the Chicken Dead
www.imdb.com

not: baya "gore" bir film. ama komedi ayni zamanda :)

Bi bakayım umarım işe yarar, kaliteli bi yapıma benziyorgfkj

haşlanmış yumurta mı sebep oluyor buna sadece? mesela kızarmış tavuk yiyebiliyor musunuz? tavuğu kızartmadan önce yumurta ve kıtır (un, panko vs) buluyorlar genelde.

bence gayet dogru bi sey yapiyorsun. tavukla yumurtayi ayni anda kim tuketiyor ve neden? :/
jewish kulturunde etle peynir sut ayni rafa konmaz gibi boyle seyler var bana cok makul geliyor. peynirde o tabuyu yikabiliyorum ama TAVUK YUMURTA imkani yok ve hic rastlamadim da.

inheritance Yok hocam yumurta ile tavuğu genel olarak yan yana tüketemiyorum yani pişirilme şekliyle alakalı değil, normalde çok ekstrem yiyecekleri kombine edebiliyorum ama bu ikisi yan yana olduğunda direkt tiksinti duygusu oluşuyor bende. Ha ama tavuk yapılırken sosunda falan yumurta vardır onu bilemiyorum onu bilmediğim için sıkıntı olmuyor olabilir.


ala09 Misal takip ettiğim bi spor kanalı vardı adam tiftik edilmiş tavuk göğsüne yumurta kırıp yiyordu, kıymalı yumurta gibi ama ben bunu yiyemem mesela videoyu kapattım hemen, çok acayip. Yani konu bu buna yakışmaz falan değil yakışmadığı için yemiyorum değil, yan yana yakışmayan bi çok şey yiyorum ama bu farklı bi duygu.

hatırlamadığınız kadar küçük bir yaşta tat kaçınması mı yaşadınız acaba? vücudunuz o zamanlar verdiği tepkiyi hatırladığı için şu an gördüğünüzde de tiksiniyor olabilir bi ihtimal.

Olabilir hocam zaten yukarıdaki örnekleri bu nedenle verdim ağır spor yapanlar daha iyi anlar beni pek yemek seçme olayı olmaz bizde ne varsa yeriz, bende bu bi tık daha ileride kolay kolay midem bulanmaz her türlü eti et ürününü kolaylıkla yerim, birader bu da yenir mi denilecek yiyecekleri de yemişliğim var ama bu tavuk-yumurta olayını aşamadım hiç, belki dediğiniz gibi küçükten olan bi tiksintiyi bilinçaltına atmış olabilirim.

hocam üniversiteye yeni başladığım zamanlar,ucuz diye bütün tavuk alıyoruz.
parçalayıp pişiriyorum. elimden gelir diye bana kaldı iş. ortadan ikiya bölmeye çalışırken tık tık ses geldi.
baktım ki içinde yumurta.
bi fena oldum bi tuhaf oldum.
o tavuk yenmedi tabii ki de bir ay yiyemedim tavuk. böyle bi görüntü aklınızda kalmış olabilir.

çünkü içlerinde airbag yoktu, şimdiki direksiyonları airbag ve fonksiyon butonları yüzünden o kadar ince yapmak pek mümkün değil.

upload.wikimedia.org
aslında başlarda yapmış birileri :)

bence estetik kaygılar ergonominin önüne geçtiği için öyle yapmışlardır. sonuçta o dönemin arabaları da keskin köşeleri falan olan havalı araçlar. aerodinamik, yakıt tasarrufu falan diye bir şey yok.

@orpheus +1 ısıtmalı vb özellik var artık.

Aslında bahsettiğiniz kadar da ince değiller;

images.fineartamerica.com

previews.123rf.com

wikiimg.tojsiabtv.com

Ama tabi ki günümüz araçları kadar dolu, tok ve ele oturur bir kalınlık yok.

Ama konu kesinlikle airbag ya da fonksiyon tuşları değil. Çünkü airbag ortada, fonksiyon tuşları da kenarlarda.

Çemberin içinden herhangi bir veri iletişimi, kablo vs geçmiyor. Şimdiki araçlardaki bütün veri ve elektrik iletişimi direksiyon göbeğindeki "zemberek" (airbag sargısı) üzerinden yapılıyor.

Yani istense airbagli ve fonksiyonlu bir direksiyonun da çemberi istediğimiz incelikte olabilir.

Sadece moda desek, bana göre bu eski direksiyonlar çok daha estetik ve güzel. Ama bu eski tipleri üretmek herhalde daha zor ve pahalı. Güncel direksiyonları der kaplama dik gitsin, ama bu döküm gibi kemik gibi malzemeyi üretmek çok daha zordur herhalde.

bence tamamen direksiyon sisteminin hidrolik/elektronik vs olmamasından kaynaklı. zira direksiyonu kolayca çevirebilmek için gemi dümeni gibi çapı kocaman ve kavrayıp çevirmek için daha ince, hatta tırtıklı üretiliyor olsa gerek ki koca arabayı mekanik olarak çevirmek için mümkün olduğunca az güç harcansın.

günümüzde direksiyonu parmak ucuyla çevirerek arabayı döndürebiliyorsunuz. o yüzden estetiğe, görünüşe önem verebiliyorlar.

güvenlik sebepleri ile bu şekli aldı.
küçük bir kazada bile kafanızı vurduğunuz cisim hala ahşap olsa saçma olurdu.

estetik/moda. ince ve koskoca bir cember.

o zamanlar incesi makbuldu, hatta kemik, fil disi falan olanlari falan da vardi.
sonra estetik kaygisinin onune guvenlik gecti, ele oturmasi, yumusak bir malzemeden olmasi falan onemli hale geldi.

sonra airbagler cikti, yumusakliginin da pek onemi kalmadi.

yakin zamanda 3 sene kadar ciddi kalin spor bir direksiyon ile hasir nesir olmus biri olarak direksiyon kalinlik ve kucukluk onemli, surus konforunu inanilmaz degistiriyor.

Her ortağın belediyedeki sicil no'larını öğrenin. Sicil no'larını da TC'leri ile bazı belediyelerin online işlem sayfalarından sorgulayabiliyorsunuz. Daha sonra da en kötü kamu bankalarının birinde hesabınız varsa internet şubesinden teker teker ödeyebilirsiniz.

Hızlı ödeme formları oluyor bir çok belediyenin, sicil no olmasa bile tc ile tek tek herkesin borcunu sorgulatıp online ödeyebilirsiniz.

Ama hepsini tek seferde ödeyeyim derseniz biraz zor, çünkü hepsi ayrı ayrı tahakkuk ediliyor kişilere.

Her aya gerek yok ama, orada bir yanlışınız var. Emlak vergisi seneliktir, istenirse 2 taksitle6 ayda bir ödenir.

Yani senede bir kere girip bu işlemi yapabilirsiniz taksitsiz tek ödeme ile.

Hurda Levha Kurşun 35,50 TL/Kg fiyatı var. akünün marka modelinden ağırlığına bakarsın. en az %60 kısmı kurşun geri kalanı plastik ve akü asidi gibi düşün. tabi tam bu parayı vermezler ama bu hesap sana fikir verir.

alacağın akünün de sıfır - iadesiz fiyatına gene internetden bakabilirsin.

Birkac parcaciya sor fiyat al.

akücüden başka ilgilenen olcağını sanmıyorum bunu kaça alıyorsunuz derseniz alacağınız akü fiyatını artırırlar. bence hiç sormayın aküyü taktırın boş aküyü alıp dükkan dükkan satmaya mı çalışacaksınız?

Zaten sanayide fiyatlar depozitoyu geri alacakmış gibi verilir, depozitosuz fiyat pek yoktur.

Mesela internete bakın, 900-100 tl olan 60 amper aküler sanayide çok daha ucuzdur, sebebi depozito.

Üşenmeden bütün yedek parçacılara sorun, mutlaka içlerinden birisi bölgenin spotcusu çıkacaktır. 2-3 dükkan arayla 100-150 tl fiyat oynadığı oluyor.

araç çalışır ama şarj için akülü arabanın şarj cihazı uygun olmaz.

Daha uzun süre kullanım sağlar tam şarjda, ama dolum süresi de iki misli uzar.

Ayrıca 12 amper akü yuvasına 24 amper aküyü sığdırmak pek mümkün değil, nasıl sığdıracaksınız?

Muayenede lastik diş derinliğine bakılıyor, yasal sınır üstündeyse geçer muayeneden.

Lastikçi doğru söylemiş de olabilir, lastik satmak isteyen bir çakal da olabilir.

Şöyle ki, lastiğinizin diş derinliği yeterlidir ama uzun süre yatmış olduğu için yanaklarında kılcal çatlaklar olabilir.

Lastiklerin üretim tarihi nedir? Üzerinde DOT yazan kısımda son 4 haneli rakamların son iki hanesi yılı, ilk iki hanesi haftayı gösterir.

Lastiğin yaşı çok eski değilse, diş derinliği de yeniyse, şimdilik değişim gerekmeyebilir.

Lastiğin fotosunu tam karşısından vesikalık çekip atın bakalım burada hep braber.

üretim tarihi 04/16 yazıyor.

fotoğraflar:
disk.yandex.com.tr
disk.yandex.com.tr
disk.yandex.com.tr

ilk mesaja da ekledim.

6 yaşında lastikler, çok genç değiller ama görünüşleri iyi gibi. Lastiğe tam yandan çember olarak bakın, lastik yanağında çatlaklar yoksa sıkıntı olmaz.

Vesikalık foto derken onu demek istemiştim, çember olarak dik bi şekilde görelim diye, dişler iyi bu fotolarda.

d3nv2arudvw7ln.cloudfront.net

şu açıdan bak ve yanakları kontrol et.

anladım hocam yanlarda çatlak göremedim şöyle iki tane daha foto vardı tamamı gözükmüyor gerçi:
disk.yandex.com.tr
disk.yandex.com.tr

Valla fotolardan gördüğüm lastikler güzel hocam, hatta 2. el satılır o derece güzel lastikler.

Değişmem ben olsam.

İlk attığınız fotoda kanal içindeki çatlak (daha çok yarık şeklinde) hiç hayra alamet değil. Bence bu şekilde olan bir lastik daha varsa 4 lastiğin ikisini değiştirin. Yeni lastikleri öne takın. Fiestalar malum abs ye düştü mü durması zor oluyor. Yorum yapan arkadaşlar ilk lastikteki kanal içi yarığı görmemişler.

lastikler güzel

kanaldaki çatlaklar benim gözüme de takıldı 6 yıl üzeri bi lastik her ne kadar dişi olsada ideal ömrünü tamamlamıştır. acil bir durumda 2-3 metre erken durmak sizi 10-15k lık bir masraftan kurtaracaktır. ben olsam lastikleri değiştiridim.

ben olsam değiştirirdim

lastikler 6 yıllık kesinlikle değişin. lastik kullanılmasa bile raf ömrü var zaten bi bu kullanılmış. çatlaklar baya belli oluyor. uzun yolda yüksek hızda bi taş girerse mazallah kazaya sebebiyet verebilir.

zaten yeni lastik alsanız bile ömrü max 5 yıl olur.

Daha 1 yil gider bence.
180 falan basmiyorsan gerek yok.

kanalda çatlak değil neredeyse boydan boya yarık var. 6 yıl teker için uzun bir süre.

Oha, su kanallarının içinde baya yarık varmış :D

Cumartesi cevap verirken hiç görmemiştim, kısık monitör ışığı (parlaklık 0) maalesef.

Herkes yazınca bir daha baktım ışığı açıp, gerçekten ciddi yarık var kanallarda.

Şehir içinde kullanılan bir araçta aciliyeti yok ama otobana çıkıldığında yüksek hızda ürpertir insanı.

Lastikleri değiştirirseniz bu lastikleri asla bırakmayın orada, ya parayla bırakın ya da alın gelin 2. el ilan koyun. Şehir içinde hizmet veren ticari bir araçta çok rahat kullanırlar bu lastikleri.

Kanka çakmak ya da ihlamurkuyu durağında ineceksin. Ama ikisinde de fena sayılmayacak bir müddet yürüyeceksin. Eski belediye başkanımız kendi avmsini durağın çıkışına koyup, bu ve diğer iki avm yi, iki durağın arasına yerleştirdiği için direkt ulaşmak zor. Cakmak'ta inin. Yaklaşık bir 15 dakika yürüyün insanlara ikea diye sormayın bilmeyebilir. Buyaka ya da meydan avm yi sorun.

Günays.

Çakmakta inip yürüyün. Diğer türlüsü pek güzel yürüyüş yolu içermiyor.

Çekmeköyden metrosu yerine eğer çakmaktan geçen bir otobüse binersenizde çakmak kapalı yüzme havuzundan daha az yürüyübilirsiniz.

Çakmak durağından 1,5 km

Ihlamurkuyu durağından 1,3 km yürüyerek gösteriyor google harita.

Tesekkurlerrr